Âhiret selâmeti için Allah ve Rasûlü’nün haber verdiği fitnelerden korunmak, her Müslüman’ın sorumluluğu olarak kabul ediliyor. Huzeyfe bin Yemân (r.a) rivayetinde, Rasûlullah (s.a.v), gelecekteki şer dönemlerinin ardından gelen hayır ve fesâd hakkında bilgi veriyor. Bu uyarılar, aile ve cemiyet içindeki değerlerin korunmasını ve sünnete uygun yaşamayı teşvik ediyor.
Rasûlullah (s.a.v), gelecekte bazı insanların sünnetten ayrılacağını ve yeni yollar arayacağını belirtiyor. Bu ayrılışlar, toplumda kirliliğe ve bulanıklığa yol açıyor. Yeniden hayır dönemine geçişte bile, bu karışıklıkların devam etmesi öngörülüyor.
FİTNELERİN GETİRDİĞİ TEHLİKELER
Günümüzde fâiz, yalan ve şehvet gibi en büyük günahlar yaygınlaşıyor. Rasûlullah (s.a.v), dinin satılması ve dünyanın öne geçmesi gibi olayların müslümanlar arasında savaş ve düşmanlık doğuracağını ifade ediyor.
Rasûlullah (s.a.v), fitne dönemlerinde cemaatten ayrılmamanın ve devlet başkanları ile birlik olmanın önemini vurguluyor. Eğer bu seçenekler yoksa,
bireysel olarak ayrılmak ve evde kalmak tavsiye ediliyor. Bu, fitnelerin etkilerinden korunmanın önemli bir yolu olarak görülüyor.
TOPLUMSAL SORUNLAR VE ÇÖZÜM YOLLARI
Bugün yaşanan fitneler arasında ailevi ve toplumsal sorunların artışı dikkat çekiyor. Rasûlullah (s.a.v), emr bi’l-ma’ruf ve nehy ani’l-münker ile toplumda adalet ve doğru değerlerin savunulmasını istemiştir. İnsanlar, hak ve adalet duygusunu koruyarak, toplumun bozulmasına engel olabilirler.
Günümüzde, dini değerlerin satılması, namazın terk edilmesi ve yalanın normalleşmesi gibi fitneler yaygın olarak gözlemleniyor. Rasûlullah (s.a.v), bu fitneleri, dünyanın hırsı ve ahiret kaygısının zayıflaması olarak tanımlıyor.
Âhirette ceza yerine dünyada çekilen sıkıntıların, günahların keffareti olarak kabul ediliyor. Bu, Müslümanların sabrını ve direncini güçlendiren bir yaklaşım olarak değerlendiriliyor. Ancak, bu durumun tedbirsizlik ve gevşeklik olarak görülmemesi gerektiği vurgulanıyor.
Kaynak: Altınoluk Dergisi