Japonya’nın en büyük seyahat şirketlerinden Nippon Travel Agency, 2030’ların ortasında başlatmayı hedeflediği yörünge altı uçuş projesiyle ulaşım kavramını baştan tanımlamaya hazırlanıyor. Proje kapsamında, uzay atmosferinin sınırına kadar çıkan özel uzay uçakları sayesinde Tokyo’dan New York’a yapılan bir yolculuk sadece 60 dakika sürecek.
Bugün yaklaşık 13 saat süren Tokyo–New York uçuşunun 1 saate inmesi, yalnızca hız değil, küresel ticaret ve iş seyahatleri açısından da devrim niteliğinde bir dönüşüm anlamına geliyor.
Projede kullanılacak araç, Japonya merkezli Innovative Space Carrier şirketi tarafından geliştirilen ASCA adlı yörünge altı uzay uçağı olacak. Uçuşlar, deniz üzerindeki özel platformlardan kalkış yapan bu araçlarla gerçekleştirilecek.
Yolculuk, deniz platformuna yapılan kısa bir transferle başlayacak. ASCA, atmosfere dik bir açıyla yükselerek uzayın eşiğine ulaşacak ve ardından yörünge altı bir yay çizip, dünyanın diğer ucundaki başka bir platforma iniş yapacak. Bu sistem, klasik havaalanlarından bağımsız şekilde çalışabildiği için dünya üzerindeki deniz bölgelerini yeni “uzay limanlarına” dönüştürmeyi hedefliyor.
Bu son derece hızlı ve prestijli yolculuğun elbette bir bedeli var. Şirket yetkililerine göre gidiş-dönüş bilet fiyatı yaklaşık 100 milyon Japon Yeni, yani yaklaşık 652 bin dolar olacak.
İlk etapta ultra zengin yolcular ve uzay turizmi meraklılarını hedefleyen sistem, uzun vadede yüksek hızlı kargo taşımacılığı için de kullanılabilecek. Böylece acil insani yardımlar, kritik tıbbi ekipmanlar veya yüksek değerli mallar dünyanın bir ucundan diğerine bir saat içinde taşınabilecek.
Her ne kadar vizyon etkileyici olsa da, projenin hayata geçmesi için aşılması gereken önemli teknik engeller bulunuyor. Yörünge altı uçuşlar sırasında araçlar aşırı aerodinamik yükler altında kalıyor. Bunun yanı sıra ısı dayanımı, enerji verimliliği, yakıt maliyetleri ve güvenlik sertifikasyonları gibi kritik konular, projenin geleceğini belirleyecek. Ayrıca bu uçuşların ekonomik olarak sürdürülebilir hale gelebilmesi için yakıt teknolojilerinde ve yeniden kullanılabilir roket altyapısında önemli ilerlemeler gerekiyor.
Japonya’nın bu hamlesi, uzay temelli ulaşım teknolojilerinde yeni bir küresel yarışın fitilini ateşleyebilir. Çin, ABD ve Avrupa’da da benzer “uzaydan seyahat” konseptleri üzerinde çalışılıyor. Özellikle Çinli şirketler, e-ticaretin hızlanması ve kıtalar arası teslimatların kısalması için bu teknolojiyi lojistik devriminin anahtarı olarak görüyor. Eğer Japonya projesini planlandığı gibi hayata geçirebilirse, 2030’lu yıllar sadece uzay keşifleriyle değil, dünyanın ulaşım sistemini yeniden tanımlayan bir dönemin başlangıcı olabilir.







