Kritik minerallerde artan küresel talep, Türkiye’nin madencilik sektörünü yeni bir döneme taşıyor. Türkiye Madenciler Derneği (TMD) Başkanı Mehmet Yılmaz, 4 Aralık Dünya Madenciler Günü kapsamında sektörün geleceğine dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Ocak–ekim döneminde 5,1 milyar dolar ihracata ulaşıldığını belirten Yılmaz, Beylikova’daki dev rezervlere dikkat çekerek Türkiye’nin 10 milyar dolarlık ihracat hedefine yaklaşacağını söyledi.
Yılmaz’a göre 2026, hem üretim kapasitesinin artacağı hem de katma değerli ürünlere geçişin hızlanacağı bir yıl olacak. Enerji dönüşümünde kritik rol oynayan bakır, nikel ve lityum gibi minerallere talep artışının süreceğini vurgulayan Yılmaz, sektörün yalnızca ham madde değil, ara mamul ve nihai ürün ihraç eden bir yapıya geçmesi gerektiğini ifade etti.
MADENCiLiKTE 2026 HEDEFi: 11-12 MiLYAR DOLAR
OVP’nin ihracat ve cari denge odaklı büyüme yaklaşımının madencilik sektörünü daha merkezi bir konuma taşıyacağını belirten Yılmaz, 2026 için hedefin yalnızca 10 milyar doları aşmak değil, 11-12 milyar dolarlık banda yerleşmek olduğunu söyledi.
Küresel faiz indirim döngüsü, sanayi üretimindeki beklenen toparlanma ve selektif kredi imkanlarının yatırımlara yön vereceğini belirten Yılmaz, krom, bakır ve alüminyumda cevher yerine işlenmiş ürün ihracatının birim fiyatları yukarı çekeceğini ifade etti.
Yılmaz’a göre 2026, hacim bazlı büyümeden katma değer odaklı üretime geçiş yılı olacak.
iZiN SÜREÇLERi KOLAYLAŞTI, YATIRIM iŞTAHI ARTTI
Bu yıl orman, mera ve ÇED izinlerinde süreçlerin sadeleştirilmesi sektörün önünü açtı. e-Devlet üzerinden alınabilen orman izinleri, başvuruların üç ayda sonuçlanması ve 24 aya kadar bedelsiz ön izin imkânı, arama döneminde nakit akışını rahatlattı.
Yılmaz, bu düzenlemeler sayesinde 2026’da yatırım kararlarının hızlanacağını vurguladı. Maden Kanunu’ndaki son mali düzenlemelerin devlet hakkını artırırken bazı teminat yüklerini azalttığını belirterek sektörün
“öngörülebilir ve dengeli bir mali yapı” talep ettiğini söyledi.
ALTINDA HEDEF: 50-60 TON ÜRETİM
Altın ithalatına getirilen aylık 12 tonluk sınırın ekonomi koşullarından kaynaklandığını belirten Yılmaz, kalıcı çözümün yerli üretimi artırmaktan geçtiğini ifade etti.
Küresel altın talebinin yükseldiğini vurgulayan Yılmaz, yeni ocaklarla birlikte Türkiye’nin yeniden 2020’deki 42 ton seviyesine yaklaşmasını beklediklerini söyledi.
2026’dan itibaren izin süreçleri ve yatırım iştahındaki iyileşmeyle altın üretiminin 50-60 ton bandına çıkarılmasının hedeflendiğini belirtti.
BEYLiKOVA: TÜRKİYE’Yİ SIRALAMADA YUKARI TAŞIYACAK SAHA
Yılmaz, nadir toprak elementlerinde jeopolitik gerilimlerin arttığına dikkat çekerek 2026’nın kritik mineraller açısından stratejik bir yıl olacağını söyledi. Türkiye için en önemli başlığın Eskişehir Beylikova sahasındaki pilot tesis olduğunu belirterek şu bilgileri paylaştı:
– Amaç, 2026 civarında 570 bin ton kapasiteli endüstriyel tesisin temelini atmak,
– İki yıl içinde ticari üretime geçmek,
– Lityum, kobalt, nikel ve grafit gibi batarya metallerinde arama ve pilot üretimleri hızlandırmak.
Yılmaz’a göre uzun vadeli hedef, Türkiye’yi yalnızca hammadde ihraç eden değil, mıknatıs, batarya, katalizör ve ileri alaşım üreten bölgesel merkez haline getirmek.
2026 AJANDASINDA ÖNCELiK: KAMU YARARI VE RUHSAT GÜVENCESi
Yılmaz, yatırımcıların öngörülebilir bir ortamda karar alabilmesi için ruhsat güvencesinin mülkiyet hakkı kadar sağlam olması gerektiğini söyledi.
Çevresel izinlerin, rehabilitasyon süreçlerinin ve ruhsat yönetiminin tam uyumlu bir dijital sisteme bağlanmasının 2026’da çözüm bekleyen en kritik alanlardan biri olduğunu vurguladı.
OVP’nin ithalat bağımlılığını azaltma hedefinin doğru olduğunu ancak bunun için uzun vadeli, somut bir madencilik stratejisine ihtiyaç bulunduğunu dile getirdi.
