Cemal Abdünnasır Kimdir?
Milliyetçi, devrimci ve sosyalist bir lider olarak tanınan Cemal Abdünnasır (1918 – 1970), milliyetçi görüşe sahip olan Hür Subaylar Hareketi’ne katılarak Yarbay rütbesiyle 1952 darbesinde rol oynamıştır. Darbe sonunda 1. Faruk devrilerek Orgeneral Muhammed Necib başa geçmiştir. 1953’te Mısır’da cumhuriyet ilan edilmiştir. Muhalif Müslüman Kardeşler’i (Mısır’ın en güçlü şeriatçı örgütü) pasifize eden Nasır, 1956’da iç sorunlar nedeniyle Necib’in görevden alınması üzerine önce Başbakan oldu. Aynı yıl Mısır’ın 2. Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
[caption id="attachment_10184" align="alignnone" width="300"] Cemal Abdünnasır [/caption]
1956’da Bandung Konferansı’na katılarak, Yugoslavya (Tito) ve Hindistan (Nehru) ile birlikte Soğuk Savaş sürecinde tarafsız kalmayı amaçlayana Bağlantısızlar Hareketi’nin liderleri arasında yer aldı.
26 Temmuz 1956’da ABD ve İngiltere’nin Asvan Barajı projesine destek vermekten vazgeçmesi üzerine Süveyş Kanalı’nı millileştirdiğini duyurdu. İngiltere, Fransa ve İsrail’in saldırılarından ülkesini en az zararla kurtarmış, 1958’de Mısır ve Suriye’nin Birleşik Arap Cumhuriyeti adıyla birleşmesine öncülük etmiştir. 1 yıl sonra Arap Sosyalist Birliği’ni kurdu. Sovyetlerden destek alarak ülkesini geliştirmek için faaliyetlere başladı. Eğitimi geliştirme, sanayileşme, kadınlara haklar verme ve köylüyü topraklandırma yaptığı yeniliklerden bazılarıdır.
Altı Gün Savaşları’nda (1970) İsrail’in Mısır uçaklarını imha etmesi sonunda istifa ettiyse de halkın isteği üzerine kararından vazgeçti. Bundan sonra Sudan ve Libya ile ilişkilerini geliştiren Nasır, Ürdün – Filistin mücadelesinde arabulucu oldu. 28 Eylül 1970’te geçirdiği kalp krizi sonucu hayata veda eden Nasr’ın cenaze törenine beş milyonu aşkın kişi katılmıştır.
Süveyş Krizi ve
Sonuçları
Kriz öncesinde, Avrupa’da petrol ihtiyacının 3/4’ü Ortadoğu’dan karşılanıyordu ve petrolün yarısı Süveyş Kanalı’ndan geçmiyordu. İngiltere için ise bu oran %85’di. Süveyş’in millileştirilmesi kararı ile büyük bir petrol krizinin patlak vermesi bu açıdan kaçınılmazdı. Batılı ülkeler bu krizi aşabilmek için yönünü Batı petrollerine çevirmiş, bu da petrol fiyatlarının hızla yükselmesine sebep olmuştu.
ABD ve İngiltere’nin Asvan Barajı projesine destek vermekten vazgeçmesi, Mısır’ın Sovyetlerle yakınlaşmasından rahatsız olması ve Nasır’ın, Cezayir’deki ayaklanmaya destek vermesi nedeniyle İngiltere, Fransa ve İsrail Mısır’a karşı saldırıya geçti. İşte
Süveyş Krizi’nin ortaya çıkma nedeni bu durumlara dayanıyordu. İlginç olan ise, ilk kez ABD ve Sovyetler Birliği’nin ortak bir fikirde buluşarak, saldırılara karşı tepki göstermesiydi.
Birleşmiş Milletler İsrail’in Batı Şeria’yı işgalini önlenmeye çalışılırken, Büyük Britanya ve Fransa 30 Ekim 1956’da savaşı bitirmeleri için Mısır ve İsrail’e bir ültimatom vermişlerdi. Bu ültimatom Mısır tarafından umursanmamış ve 1 gün sonra ültimatomu veren ülkeler Süveyş Kanalı’nı işgale girişmişlerdir.
Süveyş Krizi Ortadoğu’da ortaya çıkardığı en önemli olgulardan biri de Sovyetler Birliği’nin o güne kadar olmadığı biçimde bölgede saygınlığını artırmasıdır. Süveyş Krizi, Sovyetler Birliği için Ortadoğu’da çok önemli olmuş ve Sovyetlerin bölgedeki etkinliği oldukça artmıştır. Süveyş Krizi’nin ardından Mısır ile Sovyetler Birliği arasındaki ilişkiler daha da gelişmiş, kriz Nasır’ın popülaritesini artırmış, Nasır’ın Mısır’daki liderliğinin pekişmesine vesile olmuştur. Ayrıca Süveyş Krizi sonrası İngiltere’de Başbakan Anthony Eden’ın istifa etmesi ve de Gaulle önderliğinde Fransa'nın NATO'nun askerî kanadından çekilmesi gözlemlenen ciddi değişimler arasındadır.