Zaman zaman çeşitli gıdalarda rastladığımız ancak aslında gıdalarda olmaması gereken katkı maddeleri nin derlemesini yapıyoruz. Araştırmalar ve yeni bilgiler geldikçe düzenleyeceğimiz bu sayfada tüketicinin “içindekiler” okur-yazarlığını geliştirmek adına önemli bilgileri bulacaksınız. Kimileri kanıtlanmış çeşitli zararlar içerirken kimi katkı maddeleri için ise dinimizce sakıncalı özellikler yer alabiliyor.Kısaca başlıklar altına bilgilerini bulabileceğiniz bu katkı maddeleri için ayrıntılı bilgi sayfası da oluşturup dileyenlerin açılır sayfada okuyabileceği detaylı bilgilendirme yazıları da eklemeye çalışacağız.
Gıdalarda Olmaması Gereken Zararlı Katkı Maddeleri
Kinolin (sarısı) E-104 Kullanılan gıdaya sarı ve portakal rengi vermeye yarayan bu katkı maddeleri, sentetik bir maddedir. Her sentetik madde gibi zararlı olup, kanserojen olduğu gerekçesiyle birçok ülkede yasaklanmıştır. Kinolin nerelerde kullanılır? E104 maddesi renklendirici olarak birçok üründe kullanılabilir. Genellikle sarı, yeşil, turuncu renk tonlarını elde etmek için aromalı içeceklerde, şekerlemelerde ve ilaç sektöründe yaygın olarak kullanılır. Ülkemizde yapay limonatalarda oldukça yaygın olarak kullanılırken son zamanlarda birçok firma kinolin yerine aspir çiçeğini renklendirici olarak kullanmaya başladı.Kinolin’in zararları nelerdir? Çocuklarda hiperaktiflik diğer yaş gruplarında ise astım, deride döküntü gibi yan etkilere neden olabilmektedir. Bu yan etkiler özellikle çocuklar üzerinde kalıcı etkiler doğurabilir. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde kullanımı yasak olmasına rağmen, ülkemizde meyve sularında yasak olup aromalı içeceklerde serbest bırakılmıştır. Türk Gıda Kodeksine göre E104 maddesini kullanan aromalı içecek üreticileri bu maddenin insan sağlığına verdiği zararı etiketinde bulundurmak zorundadır. Ayrıca katkının işlenmesinde alkol gibi helal olmayan şeyler kullanılabilmesi durumu nedeniyle birçok ülkede Müslümanlar tarafından tüketilmemektedir. Nitrit Nitrat, nitrik asit tuzudur. Genellikle işlenmiş et ürünlerine (sucuk, salam, sosis) spor oluşturan Clostridium botulinum bakterilerinin gelişimini durdurmak için katılır. Bozulmayı geciktirmek için nitrit maddesi kullanımı et ürünlerinde yaygındır. Nitrit’in zararları nelerdir? Halsizlik, taşikardi, solunum sıkıntısı, bulantı, kusma ve bebeklerde ve küçük çocuklarda pankreaslarının insülin üretmesosissalam yeteneğine sahip olmadığı zaman Tip 1 diyabet oluşabileceği belirtilmektedir. Daha geniş bilgiye Nitrat ve Nitrit Nedir? başlıklı yazımızdan ulaşabilirsiniz. Msg - Monosodyum glutamat - E621 Çin tuzu ismiyle de bilinen Monosodyum glutamat kısaltılmış adıyla MSG’nin uluslar arası katkı kodu E621’dir. Monosodyum glutamat gıdalarda lezzet arttırıcı olarak kullanılmaktadır. MSG, tükürük bezleri salgısını etkileyerek tükürük salgısını artırma görevi görür. Böylece gıdanın lezzet özellikleri artar, tüketen kişide daha hızlı ve daha sık yeme isteği uyanır. “Çamuru bile lezzetli yapar” tabirleri bu madde için zaman zaman kullanılmaktadır. Mono Sodyum Glutamat nerelerde kullanılır? Mono Sodyum Glutamat katkı maddeleri, bulyon, cips, mayonez, ketçap, hazır çorbalar, işlenmiş et ürünleri, bebek maması, baharat karışımları, çiğköfte, çeşitli soslar ve fast food sektöründe yaygın olarak kullanılmaktadır. 2011 yılında helalplatform.com’un sık sık gündeme getirdiği MSG’nin zararları türketici tarafında yankı bulmuş ve birçok firma ürünlerinde MSG kullanımına son vererek “MSG içermez” ibaresini paketlerinin üzerine eklemiştir. Mono Sodyum Glutamat’ın zararları nelerdir? Mono Sodyum Glutamat’ın vücuda alınmasının göğüs ağrısı, baş ağrısı, yüzde kızarıklık, ödem, nefes darlığı ve terlemeye neden olduğu uzmanlar tarafından ortaya çıkarılmıştır. MSG’yi tüketen insanlar daha sonrasında normal gıdaları aldığında onlara lezzetsiz gelmektedir. Buda insanların daha çok MSG içeren ürünlere yönelmesine neden olduğu belirtilmektedir. Jelatin - E441 Jelatin katkı maddeleri , sığır, domuz, balık gibi omurgalıların kollageninden elde edilen hayvansal kaynaklı bir protein ürünüdür. Başlıca hammadde olarak domuz kemik ve yağları ile sığır kemik ve derileri kullanılmaktadır. Son yıllarda jelatin maddesine karşı bilincin artmasıyla birlikte kısıtlı miktarda da olsa ülkemizde sığır jelatini üretimi yapılmaya başlanmıştır. Türkiye’nin yılda 5 bin tondan fazla miktarda ithal ettiği, gıda ürünlerinin etiketlerinde E441 koduyla ifade edilen hayvansal menşeili jelatinin yüzde 80’inin Avrupa’da domuzdan üretildiği bilinmektedir. Dünya genelinde 400 bin ton üretilen jelâtinin 200 bin tonu Müslümanlar tarafından tüketiliyor. Jelatin nerelerde kullanılır? E441 Gelatine (Jelatin) başlıca kullanım alanları şekerlemeler, ilaç kapsülleri, jöleli tatlılar, pastalar, bazı yoğurtlar, genellikle tatlı soslar, hazır çorbalar, krem peynirler, marşmelovlar, dondurmalar, dondurulmuş tatlılar ve bazı içeceklerdir. Jelatinin zararları nelerdir? Jelatin ile beraber hayvanlarda bulunan toksinler insan vücuduna geçebilir. Jelatin kan pıhtılaşmasını artırabileceği için trombo eğilimi olan kişilere tavsiye edilmez ve varis problemi olanlar için sakıncalıdır. Yüksek kalorili olan şekerlemelerin hazırlanmasında kullanılan jelatin, aşırı kilo almaya ve istenmeyen yağların oluşmasına sebep olabilir. Daha geniş bilgiye Jelatin nedir? Sığır jelatini helal mi? başlıklı yazımızdan ulaşabilirsiniz. Sistein - E910, E920, E921 ( L-cysteine) Sistein, yirmi kadar doğal amino asitten oluşmuş içinde bir kükürt ihtiva eden, bir amino asit gurubudur. Hamurun açılmasını ve açıldıktan sonra dağılmadan kopmadan fırıncı küreğine taşınabilmesini sağlamakta kullanılır. Hamura esneklik ve parlaklık kazandırması özelliği nedeniyle birçok unlu mamulde kullanılmaktadır. Çeşitli şekillerde elde edilebilen sistein çoğunlukla Çin’de üretilir. Japonya, Tayvan ve Hindistan da sistein üretiminde sonraki sıralarda yer alan ülkelerdir. Sistein hakkında daha ayrıntılı bilgiye Sistein nedir, insan saçından mı elde edilir? başlıklı yazımızdan ulaşabilirsiniz. Sistein nasıl üretilir? Sistein maddesini sakıncalı kılan en büyük etken insan kılından üretilmesidir. Çeşitli şekillerde üretilebilen sistein kaz, domuz, sığır gibi hayvanların kılından elde edilebildiği gibi insan kılından üretimi de yaygındır. Rusya’da yayınlanan bir belgeselde Çin’de toplayıcıların berberlerde kesilen saçları toplayıp sistein fabrikasına satıldığı konusun çarpıcı bir şekilde gündeme getirilmişti. Sistein nerelerde kullanılır? Ekmek, çubuk kraker, yufka, baklava, börek ve pizza gibi ürünlerde zamana zaman kullanıldığı gözlemlenmiştir. Dinimizde bir insan uzvunun gıda olarak tüketilmesinin haram olması nedeniyle uzak durulması gereken bir maddedir. Bu maddenin tüketimi kaynağının helal yollardan elde edilip edilmediğinin bilinmesine bağlıdır. Sistein zararları nelerdir? New York Üniversitesi Langone Tıp Merkezi, normal dozlarda 100 kez alınan L-Sisteinin karaciğer hasarına yol açabileceğini belirtmiştir. Sistein aynı zamanda, kalp hastalığı ile ilişkili olan homosistein hormonunda bir artışa neden olabilir. Karmin - E120 Gıda renklendiricisi olarak kullanılan genellikle kahverengi ve kırmızı arası renklerin elde edildiği bir böcektir. Cochineal (Dactylopius coccus), Dactylopi familyasından değişik kaktüslerde parazit olarak yaşar. Toplanan böceklerin kurtulup öğütülerek toz haline getirilmesiyle oluşur. Karmin nerelerde kullanılır? Sucuk, salam, sosisler ve işlenmiş kümes hayvanı gibi et ürünlerinde, meyve preperatlarında, reçel, , pasta ve fırın ürünlerinde, dondurmalarda, şekerlemelerde, süt ürünlerinde kısacası kırmızı ve pembe rengi gördüğünüz her üründe de doğal renklendirici olarak bulunabilir. İlk olarak “karmin böcek boyası” 2012 yılında Helal Platform tarafından gıda gündemine taşınmış yapılan bilinçlendirme çalışmaları sonrası artan tüketici baskısı nedeniyle yüzlerce firma binlerce ürününde karmin boyası kullanımını sonlandırmıştı. Hanefi mezhebine göre uygun olmayan, haşerattan elde edilen katkı maddelerine birçok helal sertifikalama kurumu onay vermemektedir. Daha geniş bilgiye Karmin (Cochineal) Böceği Nedir? başlıklı yazımızdan ulaşabilirsiniz. Castoreum (Kunduz yağı) Vanilya aromalı bazı yiyeceklerde kullanılan kunduz hayvanının anal salgılarından elde edilen kunduz yağı (Castoreum) FDA tarafından sağlıklı ve doğal yiyecekler sınıfında yer alıyor. Not: Kunduz’un bölgesini işaretlemek için salgıladığı sıvıyı vanilya aroması olarak kullanmak gıda terörünün geldiği son noktayı göstermektedir. Castoreum nerelerde kullanılır? Baş ağrısı, ateş ve histeri gibi pek çok rahatsızlığın tedavisi olarak, 18. yüzyılda kullanıldığı bilinmektedir. Romalılar castoreum yakarak üretilen dumanın kürtaja neden olabileceğine inanıyorlardı. Kunduz anal salgısı olarak bilinen bu katkı maddeleri genellikle pişmiş hazır gıdalarda vanilya yerine kullanılır. Bunun yanı sıra, alkollü içeceklerde, pudinglerde, dondurmalarda, şekerleme ve sakızlarda da kullanıldığı bilinmektedir. Türkiye’de kullanımı rastlanmamakla beraber merdiven altı üretimde kullanılabildiği belirtilmektedir. Avrupa, bazı Asya ülkeleri ve Amerika’da yaygın olarak kullanıldığı bilinmektedir. Daha geniş bilgiye Castoreum (Kunduz yağı) nedir? Nerlerde kullanılır? başlıklı yazımızdan ulaşabilirsiniz. Castoreum helal mi? FDA taraından sağlıklı katkı maddeleri sınıfına alınmakla birlikte Müslüman ülkelerde helal sertifikalama kuruluşları kunduz anal salgısından imal edilen kunduz yağı (castoreum) maddesine onay vermemektedir. Aspartam - E 951 1965’de keşfedilen aspartam, sofra şekerinden 200 kat daha tatlı ve kalorisi yok denecek kadar az olan bir maddedir. 90’dan fazla ülkenin ilaç, gıda ve içecek sektöründe tatlandırıcı olarak kullanılmaktadır. Şekere göre çok daha ucuz olduğu için üreticiler yaygın olarak kullanırlar. Gıda sektöründe kullanım miktarı ise korkutucu düzeydedir. Aspartam nerelerde kullanılır? Aspartam maddesi yaklaşık 6.000 çeşit gıdada katkı maddesi olarak kullanılıyor. Neredeyse içine girmediği gıda yok gibi. Başlıca aspartam kullanılabilen ürünler şunlardır: Şekersiz çikletler, şekerlemeler, nane şekerleri, Çikolatalar, reçeller, kahvaltı gevrekleri, yoğurt, meyveli yoğurtlar, hazır tatlılar, çikolatalı-meyveli sütler, dondurmalar, kakaolu içecekler-Soslar, tatlı soslar, marmelatlar ve ketçaplar, bazı çaylar, kahve şurupları, hazır kahveler, tatlandırılmış soğuk çaylar, tatlandırılmış sular ve proteinli besleyici içeceklerin pek çoğu, diyabet hastalarının kullandıkları pek çok madde aspartam içeren gıdalar arasında sayılabilir. Aspartam zararları nelerdir? Aspartam vücuda girdiğinde kanserojene, nörotoksine (sinir sisteminde tahribata neden olan zehir) ve bir eksitoksine (sinir hücrelerini ölümüne neden olan toksik madde) dönüşebildiği belirtilmektedir. FDA’e (U.S. Food and Drug Administration – Amerikan Sağlık Bakanlığı’na bağlı Gıda ve İlaç Dairesi) tüm bildirilen gıda katkı maddeleri yan etkilerinin %75’ini Aspartam oluşturduğu açıklanmıştır. Baş ağrısı, baş dönmesi, migren, nöbet, uyuşma, bulantı, kas spazmları, deri döküntüleri, kilo artışı, depresyon, uykusuzluk, yorgunluk, anksiyete belirtileri, sinirlilik, çarpıntı, tat kaybı, görme bozuklukları, işitme kaybı, nefes zorluğu, konuşma bozukluğu, tat kaybı, vertigo, tinnitus (kulak çınlaması), hafıza kaybı ve çeşitli eklemağrıları, beyin tümörleri, epilepsi,MS, kronik yorgunluk sendromu, mental gerilik, parkinson, alzheimer, lenf kanseri, lösemi, diyabet, doğum kusurları ve fibromialji gibi sağlık sorunları aspartam kullanarak tetiklenebilir ya da ağırlaşabilir. Birçok helal sertifikalama kuruluşu aspartam maddesini zararlarından dolayı onaylamamaktadır. Fruktoz-Glikoz Şurubu Mısır şurubu yiyecek şurubu'dur. Mısır nişastasından elde edilir ve temelde glükozdan müteşekkildir. Yiyeceklerde dokuyu yumuşatmak, hacim kazandırmak, şekerin kristalleşmesini önlemek ve aromayı arttırmak için kullanılır. E n umara kodu olmadığından gıdaların içindekiler bölümünde glukoz, früktoz şurubu gibi isimlerle görebilirsiniz. Fruktoz-Glikoz Şurubunun zararları nelerdir? Esasen meyvelerde, bal ve pekmez gibi gıdalarda doğal olarak bulunan früktoz makul ölçülerde vücut tarafından tolere edilir. Ancak hazır gıda sektöründe günümüzde früktozun kullanılmadığı alan yok gibidir. Sürekli fruktozlu şeker bombardımanına tabi tutulan vücut bunu işlemek için yeterli zaman bulamaz ve bu durumda bu şeker yağ olarak depolanmaktadır. Ayrıca kandaki trigliserit oranı kişiyi kalp hastası yapacak kadar yükselir. Ayrıca; aşırı alımı iştah mekanizmasını üzerine etki ederek iştahı artırır ve kilo alımını kolaylaştırır. Uzmanlar günümüzde obezitenin başlıca nedenleri arasında fast foodlar ile birlikte früktoz kullanımının yaygınlaşmasını göstermektedir. Obezite, hormonal sistemi bozması, karaciğer büyümesi, şeker hastalığı, insülin bozukluğu gibi bir çok zararlı etkilere sebep olabilmektedir. Fruktoz-Glikoz şurubu nerelerde kullanılır? Çay şekerine göre elde edilmesi ve nakliyesi daha kolay olduğundan günümüzde market raflarında bulunan hemen her yiyecek içerisinde özellikle hazır reçeller, tatlılar, bisküvi-gofret ve çikolatalar, hazır sos ve ketçaplar, şekerli içecekler vs. kısaca bir zamanlar içerisinde çay şekeri bulunan her gıdanın içerisine günümüzde kullanım amacına göre glikoz şurubu veya fruktoz bulunmaktadır. Özellikle hazır meyve suları, kola ve gazlı içecekler içerisinde fruktoz aşırı miktarlarda bulunur. Potasyum Bromat (E924) Un işleme ajanı olarak daha beyaz görünen un elde etmek için fırıncılık sektöründe kullanımı yaygındır. Yapılan laboratuvar çalışmalarında kanser yaptığı bulguları ortaya çıktığı için potasyum bromat, Avrupa’da, Çin’de, Kanada’da ve Brezilya’da yasaklandığı bilinmektedir. Hidrojenize Yağlar – Margarinler bitkisel sıvı yağların hidrojenizasyon veya interesterifikasyon denilen metodu ile yapay olarak katılalıştırılmaları sonucunda elde edilen yağlara margarin denmektedir. Margarinler doymuş yağ gurubuna giren yağlardır. Bünyelerinde yapay olarak oluşan trans yağları da barındırırlar. Son yıllarda, bütün dünyada margarinlerin zararları, hastalık yapma rizkleri ayyuka çıkınca yeni arayışlara yönelen margarin sanayicileri, yeniden görevlendirdikleri bilim adamlarının buldukları bitkisel sıvı yağlardan margarin yapımı için interesterifikasyon denilen bir yöntemi kullanarak, margarinlerini kullanmaya devam ettiler. İnteresterifikasyon, basitçe doymamış yağ asitlerinin hidrojenle doyurulması yerine, katılığı sağlayacak yağ asitleri ile sıvılığa neden olan yağ asitlerinin enzim ya da kimyasal yöntemler kullanılarak birbirleri ile değiş tokuş ettirilmesidir. Bu yöntem eski margarinlerde bulunan trans yağlarını bir hayli azalttı ama tamamen yok edemedi. Yapılan tüm analizlerde, bu yeni yöntemde de margarinlerin içindeki trans yağların sıfıra inmediği görülmektedir. Margarinciler, 100 gram yağda 1 gram’ın altındaki trans yağlarını yanlış olarak sıfır trans yağı olarak lanse ediyorlar. Sıcak preslenmiş bitkisel kökenli yağların kullanıldığı paketli ya da paketsiz gıdaların ne kadar yaygın kullanıldığı düşünüldüğünde, alınan toplam dozun arttığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Hidrojenize yağlar nerelerde kullanılır? Margarin olarak bildiğimiz hidrojenize yağları marketten alıp kullanabildiğimiz gibi çikolata, bisküvi, pastacılık, börekçilik, fast food kısacası içersine yağ giren her alanda kullanımı bilinmektedir. Hidrojenize yağlar hakkında bilinen zararlar Trigliseridlerdeki doymuş yağ asitleri, kardiyovasküler rahatsızlıklarla bağlantılı olan kan kolestrol seviyesinin yükselmesine katkı sağlamaktadır. Harvard Üniversitesi araştırmacılarının 1994 deki bir çalışmalarında, margarin yağı tüketen insanların, hiç tüketmeyen veya çok az tüketen insanlara nazaran yaklaşık iki misli kalp krizi geçirme riskine sahip olduklarını rapor etmişlerdir. Koroner Kalp Hastalığına sebep olduğu kesinleşmiştir. Diyabet, Obezite, Kanser, Kısırlık (ovulasyonun baskılanması), Karaciğer Fonksiyon Bozukluğu, Hücre Fonksiyon Bozukluğu (zar yapısını bozarak) gibi birçok hastalığın kapısını açmaktadır. Alzheimer, Parkinson vb gibi hastalıklara sebep olmasıyla ilgili pek çok bilimsel çalışma mevcuttur. Annenin beslenme tarzına (trans yağ asitleri tüketimine)bağlı olarak anne sütüne geçtiği kanıtlanmıştır. İyi kolestrol (HDL) seviyesini düşürmektedir. Kötü kolestrol (LDL) seviyesini yükseltmektedir. Kandaki Lp(a) atherogenic lipoprotein oranını yükseltmektedir. Kandaki yağ oranını yükseltmektedir. Alınan kalori aynı olmasına rağmen vücutta(özellikle karın bölgesi)yağ birikimi ve kilo alımına sebep olmaktadır. Florür - Flourid Florür, nötr haldeki flor atomunun, bir elektron alarak iyon haline geçtiğinde aldığı isimdir. Florür iyonu içeren maddelere de verilen bir isimdir. Genellikle diş macunlarında kullanılır. Florür-flourid nerelerde kullanılır? Çieşitli alanlarda kullanımı az miktarda mevcut iken genellikle diş macunlarında kullanılır. Temiz kıyafetli figüran diş doktorlarının TV ekranlarından şiddette tavsiye ettikleri filanca diş macununun ana bileşenlerinden biri olan florid bir zamanlar fare zehiri olarak kullanılıyordu. Bu maddeden dolayıdır ki diş macunlarının üzerinde "6 yaşın altında olan çocukların erişemeyecekleri yerde saklayınız. Eğer kazara bir fırçalama için kullanılan miktardan fazlasını yutarsanız profesyonel yardım arayanız veya acilen zehir kontrol merkezleri ile irtibata geçiniz" benzeri uyarılar yer almaktadır. Paraben Paraben katkı maddeleri , ilaç ve kozmetik sektöründe kullanılan koruyucu bir kimyasal maddedir. Bu bileşikler ve tuzlar özellikle bakterisid ve fungusit özellikleri nedeniyle kullanılır. Parabenler, para-hidroksibenzoik asitin esterleri olup, adını burdan almıştır. Yaygın parabenler, metilparaben (E numarası E218), etil paraben (E214), propilparaben (E216),bütilparaben ve heptilparaben (E209) kapsamaktadır. Paraben’in kullanım alanlarıŞampuan, saç kremi, nemlendirici krem, tonik, deodorant, parfüm, tıraş jeli, bronzlaşma kremi, makyaj malzemeleri, güneş koruyucusu ve diş macununda bulunur. Paraben’in zararları Parabenler, hassasiyeti olan kişilerde egzamaya yol açabilir. Tıpkı nikel alerjisi olanların imitasyon takı takmaması gibi düşünebilirsiniz bu alerjiyi. Ayrıca egzamalı cilde uygulandığında da reaksiyona yol açabilir. Ama buradan herkesin cildine zararlı olduğu çıkarımı yapılamaz. Acil durum tanımı: Uyarı ! Yutulmuşsa veya solunmuşsa zararlıdır. Cilt, göz ve solunum organlarında tahrişe neden olur. Alerjik cilt reaksiyonlarına sebep olabilir. Cilt ile temas: Ciltte tahrişe sebep olur. Kızarma, kaşıntı ve acıma hissi gibi belirtiler olabilir. Ciltte alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Gözle temas: Gözde tahriş, kızarma ve ağrıya neden olur. Daha geniş bilgiyi Paraben nedir? Zararları Nelerdir? Nerelerde kullanılır? başlıklı yazımızda bulabilirsiniz. Parafin Parafin mumu (Latince parum affinis), petrolden elde edilen renksiz, kokusuz bir mum çeşididir. Parafin mumu ilk defa odun katranından; daha sonra bütümlü tabakalardan; 1867'den sonra da petrolden elde edilmeye başlandı. Günümüzde petrolün yanı sıra sentetik olarak da parafin üretimi yapılmaktadır. Parafin nerelerde kullanılır? Parafin nedir ve nerelerde kullanılır? Parafin maddesinin yaygın bir kullanım ağı bulunmaktadır. Eczacılık, tekstil ürünleri, kozmetik sanayi, katı ve sıvı yiyeceklerin saklanması, bağcılık, patlayıcı madde, elektrik malzemelerin üretilmesi gibi yaygın bir kullanım ağı mevcuttur. Parafin maddesi diğer maddeler ile tepkimeye girmediğinden dolayı izolasyonu sağlar ve dış etkenlerde korur. Bu da parafin nerelerde kullanılır sorusuna oldukça açıklayıcı bir cevap getirmektedir. Evlerimizdeki mumlar da parafinden yapılmaktadır. Son zamanlarda meyvelerin üretimden manava gelinceye dek bozulmadan kalabilmesi için elma, portakal, armut gibi çeşitli meyvelerin parafin ile kaplandığı bilinmektedir. Bu durumda ne yapmalı? Elbette her meyve, sebze dış kabuğunda parafin taşımıyor. Bunu test etmek için meyvenin / sebzenin dış kabuğunu sert bir malzemeyle kazıyarak mum tabakasını görebilirsiniz. Bunun yanı sıra arıcılık sektöründe bal peteğinin sun olarak yapılması için de kullanılır. Ayrıca tatlılarda, maya üretiminde, vitamin tabletlerinde, kurutulmuş meyve, şekerleme ve kolalı ürünlerde de kullanıldığı bilinmektedir. Parafin’in zararları nelerdir? Bir petrol ürünü olan parafin katkı maddeleri eğer yutulursa karaciğer, böbrekler ve lenf düğümlerinde birikim yaptığı, sağlığa çok zararları olduğu söylenmektedir. Parafinin yutulması zor görünse de aslında istemeden maruz kalmakta, zaman içerisinde zararını görmekteyiz. Örneğin kadınların dudaklarına sürdükleri rujların içerisinde parafin maddesi bulunabilmektedir. Bu da ister istemez zamanla yutulmasına neden olur. Yağların ve yağda çözünen vitaminlerin emilimini yavaşlatabilir, bağırsak kanserine yol açabildiği bildirilmektedir. BHA - BHT (Butillenmiş hydroksi-anisol) (E320 – E321) Salisilik Asit BHA ailesinin tek üyesidir. Petrol kökenli olan bu madde yenilebilen yağlarda, D vitamini takviyelerinde çiklet, margarin, fındık, patates ürünleri ve polietilen gıda ambalajlarında kullanılır, bebe mamalarında kullanımına izin verilmemiştir. Doğal olarak da az miktarlarda söğüt kabuğu, keklik üzümü, tatlı huş bitkilerinden de elde edilebilmektedir. Aromatik karboksilik asit kökünün beta pozisyonuna hidroksil grubu bağlı olduğu için beta hidroksiasit olarak adlandırılmaktadır BHA’nın zararları nelerdir? 1986’da yapılan hayvan çalışması kanser riskini arttırdığını göstermiştir. Yapılan laboratuvar çalışmasında, yüksek doz BHT’nin hormon düzeylerini değiştirebildiği gösterilmiştir. Birleşik Krallık’ta Yiyecek Standartları Ajansı BHT ve BHA kullanımını sınırlamıştır. Alerjik reaksiyon yapabilir, hiperaktiviteye, kanserojen, estrojen etkilere ve diğer olumsuzluklara sebep olabilir. Sodyum Sülfit - E-221 Sodyum sülfit, hazır gıda ve ilaç sanayisinde renk ve kıvamı korumak, bozulmayı önleyerek gıdanın raf ömrünü uzatmak veya rengini beyazlatmak gibi çeşitli amaçlar için kullanılmaktadır. Sodyum Sülfit nerelerde kullanılır? İçerisinde en fazla sodyum sülfit bulunan hazır gıdalar meşrubat, bisküvi, kurutulmuş meyveler; salam, sosis ve sucuk türü şarküteri ürünleri ve kurutulup tuzlanmış balık ürünleridir. Ayrıca peynirler, hazır çorbalar, şekerlemeler, dondurmalar, hazır içecekler, çaylar, çeşniler, reçeller, jöleler, konserveler, suyu alınmış sebzeler ve dondurulmuş patates gibi pek çok gıda içeriğinde kullanılır. Sodyum Sülfit zararları nelerdir? Ülkemizde birçok denek hayvanları üzerinde yapılan araştırmalar göstermiştir ki sodyum sülfit beyin fonksiyonlarına etki etmektedir. Ek besin yada başka ilaçlarla sodyum sülfit alımı bireyde öğrenmede güçlük ve hafıza bozukluğu gibi etkiler göstermekte beyin fonksiyonlarını olumsuz yönde etkilediği görülmüştür ve aşırı tüketimi halinde de bu süreç daha yüksek boyutlara çıkmakta ,daha çok zarar vermektedir. Özellikle hazır gıdalarda bulunması yasal olarak serbesttir ama belirli miktarı geçmemek şartıyla. Belirlenen ölçülerden fazla kullanılması sağlığı olumsuz etkileyecektir. Özellikle astım problemi bulunanlarda alerjik belirtilere sebep olabilmektedir. Ani atakların gelişmesine sebep olarak beyin fonksiyonlarına zarar vermektedir.