Türkiye’de şehirlerarası yolculuğa yeni bir soluk getiren Vivalines, “uçakbüs” modeliyle sektörde devrim yapmayı hedeflemişti. Ultra lüks hizmetleriyle kısa sürede tanınan şirket, yoğun ilgi görmesine rağmen yalnızca bir yıl içinde faaliyetlerini durdurma kararı aldı. 85 milyonun adını bildiği markanın hızlı vedası, hem sektörde hem tüketicilerde şaşkınlık yarattı.
NASIL DOĞDU VE NE VAAT ETTİ?
Vivalines, 16 Şubat 2017’de özel tasarlanmış Mercedes Travego otobüsleriyle yola çıktı. Ankara–İstanbul hattında günde 18 sefer düzenleyen şirket, daha sonra öğrenci şehirleri ve tatil bölgelerine açılmayı planladı. Hedef, karayolu ulaşımını hava yolu standartlarına taşıyarak yolculara yeni bir konfor anlayışı sunmaktı. VIP terminal ulaşımı, lounge hizmeti, biniş kartı uygulaması, geniş koltuk aralığı ve kişisel seyahat kitleriyle Türkiye’de eşi benzeri görülmemiş bir deneyim vadetti.
UÇAKBÜS MODELİNİN ÖNE ÇIKAN HİZMETLERİ
Terminalde X-ray işleminden lounge hizmetine kadar tüm süreç hava yolu mantığına
göre tasarlanmıştı. İnternet, tablet, mutfak, tuvalet, konforlu koltuklar ve kişiye özel ikramlarla yolculara farklı bir seyahat kültürü sunuluyordu. Vivalines bu yönüyle “karayolunun business class’ı” olarak tanımlanmıştı.
ÇÖKÜŞÜ GETİREN SÜREÇ
Kasım 2017’de Bursa’da yaşanan kaza, şirket için kırılma anı oldu. Can kaybı yaşanmamasına rağmen yolcuların şoförle ilgili iddiaları büyük prestij kaybına yol açtı. Kaza sonrası lüks hizmetlerin önemli kısmının kaldırılması, müşteri memnuniyetini hızla düşürdü. Artan olumsuz yorumlar ve maliyet baskısı, “uçakbüs” modelinin sürdürülemez olduğunu ortaya koydu.
FAALİYET DURDURMA VE SÖYLENTİLER
Vivalines, 6 Ağustos 2018’de faaliyetlerini geçici olarak durdurduğunu açıkladı. Resmî açıklama ortaklık süreci olarak duyurulsa da sektör kulislerinde firmanın Kamil Koç’a devredildiği iddiaları gündeme geldi. Bu örnek, hizmet sektöründe küçük bir hata zincirinin bile köklü bir markayı piyasadan silebileceğini gösteren ders niteliğinde bir vaka olarak değerlendirildi.







