Sözlük anlamında "dikilmek, ayağa kalkmak ve Allah huzurunda durmak" manasına gelen kıyâmet, dini bir terim olarak bütün canlıların ölüp, ardından Allah tarafından diriltilip hesap verecekleri büyük gün olarak tanımlanıyor. Kıyamet, Allah tarafından ezelde takdir edilen vakitte yaşanıyor.
KUR’AN’DA KIYAMETİN GEÇİŞİ VE TANIMLAR
Kur'an-ı Kerim'de kıyâmet, çeşitli ifadelerle 150 defa geçiyor. "Yevmu'l kıyamet" (Kıyamet günü) tam 70 kez, "âhiret" 26 kez, "ğâşiye" 2 kez, "saat" 42 kez gibi terimlerle yer alıyor. Kıyâmetin kesin olduğu ve yakın bulunduğu Kur'an'da net şekilde ifade ediliyor. İsra suresinde, "Kıyâmet yakındır." şeklinde kıyametin şiddeti vurgulanıyor (İsra, 17/51).
KIYAMETİN KOPUŞUNUN ŞİDDETİ VE DETAYLARI
Kur'an'da kıyametin dehşeti ayrıntılı şekilde anlatılıyor. İsrafil'in Sur'a üfürmesiyle başlayan kıyamet, iki büyük sarsıntıyla tüm evreni sarıyor.
Kur'an'a göre, "Ay ve Güneş bir araya geliyor, insanlar kaçacak yer arıyor." (Kıyâme, 75/9-10). Gökyüzü yarılıyor, yıldızlar saçılıyor ve dağlar renkli pamuklara dönüyor. İnsanlar, kaçacak yer bulamıyor, herkes yaptığının karşılığını alıyor.
İsrafil, Sur'a üfürerek kıyameti başlatıyor. İyi insanların kalmadığı bir zaman diliminde bu olay yaşanıyor. Bir hadis-i şerifte, "Kıyamet, kötü insanlar ve kâfirler üzerine kopuyor." deniyor (Müslim, Fiten, 131). Ardından, ikinci Sur üfleniyor ve ölen tüm insanlar yeniden diriliyor.
KIYAMETİN ALAMETLERİ VE BELİRTİLERİ
Kıyametin ne zaman gerçekleşeceği bilinmiyor. Ancak Hz. Muhammed, kıyamet öncesinde yaşanacak bazı olaylara işaret ediyor. Küçük alametler arasında, bilgisizliğin yaygınlaşması, fitnenin artması ve maddi refahla birlikte nankörlüğün çoğalması sayılıyor. Büyük alametler arasında ise Deccal'ın çıkışı, Hz. İsâ'nın yeryüzüne inmesi ve Ye'cuc ile Me'cuc'un çıkışı yer alıyor. Tüm bu alametler, Kur'an'da yer aldığı şekliyle doğrulanıyor.